Makale
Batı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Neden İstemiyor?
Batılı güçler CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸanı istememelerinin nedeni, iddia ettikleri gibi ‘temel hak ve özgürlüklerle’ ilgili olmadığını herkesin bildiÄŸini zannediyorum. Yaptığım bir önceki röportajda Abdulkadir Etchiali küresel sistem bu tür iddiaları sadece istemedikleri liderlere karşı bir baskı aracı olarak kullanırlar demiÅŸti.
Batılı güçlerin dünyadaki uygulamaları, Etchiali’nin söylediklerini doÄŸruluyor. Bu konuda sadece iki örnek vermek yeterlidir sanırım. Birincisi, Mısır’da seçimle devlet baÅŸkanı olan Mursi’yi askeri darbeyle deviren Sisi yönetiminin desteklemesi, ikincisi, Türkiye’de 15 Temmuz kanlı darbe kalkışmasına katılan darbecilere sığınma hakkı vererek, yargılamalarını engellemeleri olmuÅŸtur. Örnekler sadece bu iki ülkeyle sınırlı olmayıp Latin Amerika’dan Afrika’ya, Orta DoÄŸu’dan Asya’ya kadar uzanır.
Batılı güçlerin ahlaki tutumları bu kadar açık bir ÅŸekilde ortadayken, Türkiye’deki bazı siyasi partiler ve aydınların batılı bir kısım güçlerin söylemleri üzerinden CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı eleÅŸtirmeleri, halkta ister istemez şöyle bir algının oluÅŸmasına sebep oluyor; ‘Bunlar batılı güçlerin Türkiye’deki sözcüleridir.’
Bu tespitlerden sonra gelelim esas sorumuzun cevabına; ‘Batılı güçler ErdoÄŸan’ı neden istemiyor?’
Kısaca özetlersek; ‘ErdoÄŸan’ın Ä°slam dünyasının sorunlarıyla ilgilenmesi, savunma sanayisine yatırım yapmış olması, Ä°srail’in yaptığı zulmü yüksek sesle eleÅŸtirmesi ve ‘Dünya beÅŸten büyüktür’ söylemi, küresel güçlerin beklentilerini deÄŸil de Türkiye’nin beklentileri doÄŸrultusunda çalışması onları fena halde kızdırmıştır’
Yukarıda dile getirdiğim tespitlerin çoğu çeşitli platformlarda yazılıp çizildi. Bunlara ek olarak iki hususu özellikle belirtmek istiyorum.
İlki; Barzani ile geliştirilen siyasi ve ekonomik ilişkiler ile birlikte Kürt meselesini çözmek için ortaya koyduğu irade idi. Bu batılı güçleri öyle bir rahatsız etti ki hergün dünya medyasında Erdoğan ve Barzani aleyhinde analizler yayınlayıp bir algı oluşturmaya çalıştılar. Nitekim çözüm sürecini bozdular. Çünkü en başta Kürtlerin başına bela olan malum örgüt, küresel güçlerin bu bölgede istikrarsızlık oluşturmak için kullandıkları bir araçtır. Türkiye bu sorunu çözerse bu güçlere ciddi zarar vermiş olur.
Tarih boyunca,Türkler ve Kürtler ne zaman ortak hareket etiyseler her iki kesimde kazançlı çıkmışlardır. Bu konuda SıbÄŸatullah Kaya’nın Umran dergisinde ‘Kürt sorunu üzerine bir çığlık’ yazısı hem doyurucu bilgiler veriyor hemde güzel bir bakış açısı bize kazandırıyor. Yazıda Ä°ran’nın Kürtleri zorla ÅžiileÅŸtirme baskılarına karşı Ä°drisi Bitlisi’nin öncülüğünde Türklerle kurduÄŸu ittifak detaylı olarak ele alınmıştır. Yazının bütün bölümleri çok güzel olmakla birlikte yapılan bu itifakın önemini anlatan iki çarpıcı cümleyi sizinle paylaÅŸmak istiyorum. ‘Osmanlı Devletinin sıradan bir devlet olmaktan çıkıp ‘Devlet-i Aliye”ye dönüşmesi, Kürtlerin tarihteki bu desteÄŸinden sonra mümkün olmuÅŸtur’ Bu tespiti yaptıktan sonra ‘Kürtler’de artık herhangi bir devletin payandası olmaktan kurtulmuÅŸ, oluÅŸturulan büyük “Ä°slâm BirliÄŸi”nin ÅŸerefli bir üyesi olarak yaÅŸamışlardı’ diyor yazıda. Bu kıymetli yazının detaylarını okumak isteyen dostlarımız internette bulup okuyabilirler..
Yeni dönemde bu sorun malum örgütten bağımsız olarak ele alınırsa; temel hak ve özgürlükleri esas alarak, ‘referandumda’ yerli bir duruÅŸ gösteren MHP ve diÄŸer toplumsal kesimlerle müzakere edilir ve ‘sorun neyse’ çözüm bulunabilir. Bu yapılırken de ‘malum’ örgüt ile askeri alanda hukuk sınırları içinde mücadele edilmelidir. EÄŸer bu sorun çözülürse hem bölge halkı rahatlayacak, hem de ülkemiz daha da güçlenerek mazlumların umudu olmaya devam edecektir.
Ä°kinci konu ise, Türkiye’nin IMF’den artık para almaması küresel güçleri ciddi derecede rahatsız etmiÅŸtir.
1944 yılında ABD’nin New Hampshire eyaletindeki Bretton Woods kasabasında düzenlenen konferansla kurulan IMF’in temel amacını şöyle izah etmiÅŸlerdir ‘uluslararaı alanda dış ticaretin korunması ve sürdürülmesini saÄŸlamak ve bu konuda ülkelerin karşılaÅŸacağı nakit para sorunlarına yardımcı olmaktır’. Ancak tarihsel süreç bize gösterdi ki, bu bankaların esas amacı, geri bıraktırılmış ülkelere ağır koÅŸullu borçlar vererek onları tekelciliÄŸe baÄŸlı kılmaktır. Borç alan ülkeler ekonomik ve mali yapıları IMF’in denetimine girmiÅŸ olurlar. IMF’in politikaları genellikle, tasarruf edip kamu harcamaları ve yatırımların kısıtlanması ve vergilerin artırılmasını öngörmektedir. Bu konuda Prof. Dr.Tayyar Arı, Uluslararası Ä°liÅŸkilere GiriÅŸ adlı kitabında şöyle der ‘ Bu durum ülkedeki sosyal grupların durumlarını daha da zorlaÅŸtırdığı için IMF politikarını uygulayan ülkelerde hükümetler ile halk karşı karşıya gelmektedir’. Tayyar hocanın söylediklerinin ne kadar doÄŸru olduÄŸunu en iyi bilen ülkelerden biri Türkiye deÄŸil midir? Eski baÅŸbakanımız rahmetli Ecevit IMF’ten para almak istediÄŸinde ‘ÅŸunu ekemezsiniz bunu yapamazsınız’ demediler mi? Bize dayatılan hususlar Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde hala devam ediyor. IMF ile dünya’yı sümürdüklerini eski baÅŸbakanımız rahmetli Ebakan hoca her fırsatta söylerdi. KurduÄŸu havuz sistemi ile IMF borcunu bitirmek istediÄŸini söylediÄŸinde hemen 28 Åžubat darbesiyle hükümetten uzaklaÅŸtırdılar.
Ä°lginç olan Emperyalizme karşı olduÄŸunu her fırsatta söyleyen solcu vatandaÅŸlarımızın eliyle, IMF’e borcunu bitiren ErdoÄŸan’ı ‘Gezi’ kalkışmasıyla devirmek istediler. Gezide baÅŸaramayınca bu defa 17/25 Aralık hukuk darbesi geldi o da olmayınca nihayet 15 Temmuz darbe kalkışması geldi. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’nın cesur liderliÄŸi, halkımızın büyük feraseti ve soylu direniÅŸiyle küresel güçlerin bu planıda baÅŸarısız oldu. Bu defa referandumun sonucunu bahane ederek bir kısım insanları sokaÄŸa dökmek istiyorlar. Ancak dünyadaki sol hareketler IMF politikalarını uyguladığı için hükümetlerini protesto ederlerken, bizim solcularımız ise, IMF’in borcunu bitiren ve onların denetimine girmeyen CumhurbaÅŸkanlarını protesto etmeleri gerçekten düşündürücüdür. Elbette bunun farkında olan solcu vatandaÅŸlarımızı tenzih ediyorum.
Nijerya’dan, Kameron’dan, Fas’tan, Ä°ngiltere’den, Amerika’dan, Irak’tan, Norveç’ten Filistin’den Duabi’den, Katar’dan aldığım birçok mesajların ortak noktası ‘aman ha emperyalistlerin bu tuzağına karşı uyanık olun’ demeleri hem beni duygulandırmış hem de halklar nezdinde bizi sevenlerin sesiz çoÄŸunluk olduÄŸunu hissettirmiÅŸtir.
Öyle anlaşılıyor ki CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan IMF’ten para almadıkça, Türklerin ve Kürtlerin birliÄŸini güçlendirmeye uÄŸraÅŸtıkça küresel güçler de CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ile uÄŸraÅŸmaya devam edecekler.
Henüz yorum yapılmamış.